Makalenin amacı: ÖSYM’nin 2022 KPSS iptal sürecinde kriz yönetiminin değerlendirilmesi

ÖSYM tarafınca 31 Temmuz 2022’de milyonlarca adayın katılımıyla Kamu Personeli Seçme Sınavı gerçekleştirilmiştir. Ancak bu sınav, bazı sorularının bir yayınevinin KPSS hazırlık kitapçıklarında bulunması nedeniyle iptal edilmiştir. Milyonlarca gencin kaderini etkilemesi, aynı zamanda devletimizin çeşitli kademelerinde hizmet verecek memur adaylarının seçilmesi gibi önemli amaçlara hizmet eden KPSS’nin böyle bir sebeple iptal edilmesi sınavın koordinasyonunu sağlayan ÖSYM için büyük bir krize neden olmuştur. Elbette yaşam boyunca pek çok kurum çeşitli krizler yaşayabilir. Ancak bu krizlerin nasıl çözüldüğü çok önemlidir. Çünkü krizler toplumun nedenler ve isnatlar aradığı bir durumdur. Nitekim bu durum sınava giren adaylar için de öyleydi. Pek çok aday; #kpss2022iptal, #kpssdeikincifetöskandalı gibi hashtag çalışmaları ile seslerini Twitter üzerinden duyurmaya çalıştılar. Peki ÖSYM bu krizi nasıl yönetti?  Bu çalışmada bu konu incelenecektir.

Bu yapılan değerlendirme hiçbir şekilde siyasi, sosyal ya da farklı bir hedef içermemektedir. Tamamen akademik ve profesyonel bir çerçevede; ülkemizdeki hangi kurum, kuruluş ya da gruptan olursa olsun yaşadığı krizi yönetme konusunda eksiklikleri ortaya koyma ve bu eksikliklerin giderilmesi yönünde onlara kapı aralamak, bilgilendirme yapmak amacıyla oluşturulmuş bir basın bültenidir. Çalışmada kriz yönetim modellerinden en çok referans alan modellerden Coombs Modeli kullanılacaktır.

Öncelikle kriz yönetimi üç ana evreden oluşur: Kriz öncesi evre, krize tepki evresi ve kriz sonrası evre. Şimdi, bu sınıflandırmaya göre ÖSYM’nin süreç yönetimini inceleyelim:

Kriz öncesi evre: Bu evrede kriz henüz başlamamıştır ama krize dair bazı sinyaller ortaya çıkmıştır. Prodom olarak da bilinen birtakım kriz sinyalleri bu evrede etkili tekniklerle yakalanabilir. Krize maruz kalacak kurum krizi engelleyebilmek için bu evrede önlem almalı ve uygun stratejiler bularak hazırlık yapmalıdır. 

ÖSYM ise benzer bir krizden geçmişti. Dönemin ÖSYM başkanı Ali Demir konuyu şu şekilde ifade etmişti:

(Kaynak: Memurlar.net https://www.memurlar.net/haber/840296/osym-eski-baskani-2012-kpss-sorulari-matbadan-sizdirilmis.html )

“7 Temmuz 2012’de KPSS sınavının sabahki oturumu sırasında saat 10.30’da bir telefon aldım. Ankara Balgat Teknik ve Endüstri Meslek Lisesi’ndeki sınıfta sınava giren Mevlüt Karabakla’nın, içinde sınav cevap anahtarı bulunan küçük kopya kağıtlarıyla yakalandığını söylediler. Hemen oraya gittim. Bu kağıtta 25 sınav sorusuyla alakalı cevabı tanımlayan kelimeler vardı. Hemen Emniyet Genel Müdürlüğüne gittim. Olayın ciddi olduğunu, üzerine gidilmesini ilettim. ÖSYM’de ciddi bir çalışma yaptık. Nereden sızdırıldığını bulmak için cevap kağıtlarını bile inceledik. Soruların bir şekilde sınavdan önce birilerinin eline geçtiğini gösteren emareler belirledik. Daha sonra sınav sorularının sızdırıldığı haberleri yayınlandı. Basında yer alan sorular, soru kitapçığı formatındaydı. Bunların ÖSYM’den çıkması mümkün değil. Matbaa sürecinde bir flaş diske alınarak dışarı çıkarılmış. O dönem soruların matbaadan sızdırıldığını tespit ettik.”

Bu olaydan sonra ÖSYM birtakım önlem çalışmaları yaptı. Sınava girecek adaylara yönelik birtakım düzenlemeleri sundu. Örneğin adayların metal para ile sınava girmesinin yasaklanması, her türlü kulaklık, flash disk, teknolojik aygıtın yasaklanması gibi önlemlerle soruların çalınması, kopyalanması gibi risklerin önüne geçilmeye çalışıldı.

ÖSYM, 2016 yılından itibaren de kendini yenilemeye devam etti. Dönemin ÖSYM başkanı Ömer Demir bu konuyu özetle şu şekilde ifade etti (Kaynak: ÖSYM Websitesi: https://www.osym.gov.tr/TR,12812/osym-baskani-prof-dr-demir-osym-yuzde-95-yenilendi-27112016.html )

  1. Soru hazırlama komisyonu sabit değil, komisyon üyeleri sürekli değişecek şekilde düzenlendi. 
  2. Soru havuzu genişletildi.
  3. Hazırlanan sorular kamera altında, özel mekatronik sistemlerle depolanmaya başladı.

Kriz öncesi evre kapsamında değerlendirildiğinde –2018 yılında kaldırılsa da– ÖSYM sınav setlerinde kalemlere “Emeğiniz emanetimizdir.” yazısını ekledi. Yapılan tüm müdahaleler değerlendirildiğinde ÖSYM, FETÖ tarafından sızdırılan sınav skandallarından sonra aldığı önlemlerle yeni bir krizi 10 sene boyunca önleyebilmiştir. İtibar yönetimini ise sürdürmeye çalışmıştır. ÖSYM önlem hususunda başarılı bir profil çiziyor gibi görünse de bunun toplumca nasıl karşılandığı, ÖSYM’nin bir kurum olarak vatandaşta nasıl bir güven oluşturduğu anket gibi bilimsel ölçüm araçları kullanılarak raporlandırılmalıdır. 

 

Krize tepki evresi: Bu evrede artık kurum krize girmiştir. Krizin tetiklendiği ve krizi deneyimleyen kurumun tepki geliştirdiği evre bu evredir. Kriz tepkisi iletişimi bu evrede en önemli tutumdur. Kurumun nasıl ve ne tepki verdiği o kurumun itibarını etkileyecektir. Bu evrede üç farklı kriz tepkisi iletişiminin üç farklı konuya hizmet ettiği belirtilmektedir: Eğitici enformasyon, düzeltici enformasyon ve itibarın onarılması. Bu evrede paydaşlar, süregelen krizden kendilerini nasıl koruyacağını öğrenmeli, kuruluşun bu krizi önlemek ya da çözmek için ne gibi çözüm yolları izlediği ve kuruluşun itibarını kuvvetlendirmek için hangi teknikleri kullanacağı planlanmalıdır.

Kriz anında ÖSYM incelenecek olursa ilk etapta verdiği tepki “inkar” olmuştur. 

Kaynak: CNN TÜRK (https://www.cnnturk.com/turkiye/son-dakika-osymden-kpss-aciklamasi-iddialar-asilsiz

Ancak bu esnada Twitter üzerinde benzer soruların sayfa sayfa yayınlanmaya devam ediyor oluşu gerçeği göz ardı edilmemelidir. ÖSYM bu açıklamayı KPSS 2022 sınavıyla ilgili iddialar Twitter’da yayınlanmaya başladıktan yalnızca birkaç saat sonra yapmıştır. Ancak krizi durdurmaya bu açıklama yeterli gelmemiştir. “Yapılan incelemelere göre” olarak başlayan klasik bir açıklama şablonunun kullanılması adayları tatmin etmemiş olsa gerek ÖSYM aleyhine kampanyalar ve hashtag çalışmaları sürmeye devam etmiştir. 

Kaynak: TGRT Haber (https://www.tgrthaber.com.tr/egitim/2022-kpss-iptal-mi-edilecek-osym-kpss-icin-aciklama-yapti-mi-kpss-sorularin-kopya-iddiasi-gundemde-2841021)

ÖSYM’nin bu başarısız açıklamasından sonra tepkiler ve krizler büyürken sınavdan yaklaşık iki gün sonra Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan müdahale ederek krize yeni bir yön vermiştir (Kaynak: Anadolu Ajansı; https://www.aa.com.tr/tr/gundem/cumhurbaskani-erdogan-2022-kpss-lisans-oturumundaki-iddialarla-ilgili-inceleme-talimati-verdi/2651906 )

Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığından yapılan açıklamada, “Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan, 2022 KPSS Lisans oturumundaki bazı sorulara ilişkin iddialarla ilgili Devlet Denetleme Kuruluna inceleme talimatı vermiştir. İnceleme en kısa sürede neticelenecek ve kamuoyu ile paylaşılacaktır.” denildi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan da sosyal medyadan yaptığı paylaşımda, “Devlet Denetleme Kurulumuzun 2022 KPSS ile ilgili yapacağı inceleme sonucunda elde edilen veriler titizlikle değerlendirilecek, gerekli adımlar ivedilikle atılacaktır. Tek bir evladımızın dahi mağdur olmasına asla müsaade etmeyiz.” ifadelerini kullandı.

Adaylar için belirsizlik ve endişe sürerken cumhurbaşkanının olaya müdahale etmesi, ÖSYM’nin yapmış olduğu yetersiz açıklamanın üzerine çözüm odaklı bir girişim olmuştur. Nitekim krizin etkilerinin onarılması yönünde gösterilen çabaların da Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın müdahalesiyle başladığını söyleyebiliriz. 

 

Kriz sonrası tepki: Bu evrede artık kriz kuruma uğramıştır. Bu evrede aslolan şey artık kurumun krizden dolayı aldığı ya da başkalarına bıraktığı yaraları tedavi etmektir.  Krizin tam anlamıyla sona erip ermediği kimi zaman anlaşılmayabilir. Bu noktada paydaşlar normale dönmek için düzenli olarak güncellemeler yapmalıdır.  Kurum bu esnada krizin türüne göre farklı kaynaklar tarafından (örneğin  basın, soruşturmayı yöneten farklı kurumlar, toplum gibi) denetime tabi tutulabilir. Nitekim bu olayda da konu Cumhurbaşkanı’nın yönlendirmesi ile Devlet Denetleme Kurulu’na taşınmıştır.

Bu süreçte de Devlet Denetleme Kurulu şeffaf bir şekilde açıklamalarını yapmıştır.  (Kaynak: Birgün; https://www.birgun.net/haber/devlet-denetleme-kurulu-baskani-mufettisler-bugun-osym-ye-gidecek-397623 )

“Devlet Denetleme Kurulu (DDK) Başkanı Yunus Arıncı, KPSS’deki soru skandalı ardından DDK müfettişlerinin bugün ÖSYM’e gideceğini duyurdu. Arıncı, ‘Rapor Cumhurbaşkanı Erdoğan’a arz edilecek. Problemli bir durum var gözüküyor’ dedi.”

3 Ağustos 2022’de Resmi Gazete (2022/344) Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi ile ÖSYM başkanı Prof. Dr. Halis Aygün görevden alınmış; yerine Prof. Dr. Bayram Ali Ersoy atanmıştır.

Şimdi Prof. Dr. Bayram Ali Ersoy’un kriz yönetimini inceleyelim, bunun için Prof. Dr. Bayram Ali Ersoy’un göreve atandıktan sonra 4 Ağustos 2022 yaptığı basın açıklaması incelenecektir. Bu inceleme yapılırken aşağıdaki kaynaktaki basın açıklama videosu kullanılacaktır. Ayrıca ilgili noktalarda konuşma da yazıya dökülecektir.

Kaynak: Findy News Canlı Yayın Kaydı:

 https://www.youtube.com/watch?v=x4HiDHmCk-w&t=401s

Kriz sonrasında kurumun itibarını yönetmek için göz önünde olan isim yeni ÖSYM başkanı olduğundan, Prof. Dr. Bayram Ali Ersoy’un yalnızca metin içeriği değil, diksiyon, hitabet ve etkili iletişim yöntemlerini kullanması bakımından da incelenmesi gerekir. Sayın Ersoy’un genel izlenimine bakıldığında akademisyen kimliğinin pozitif etkilerini görmek mümkün. Kürsüye hakimiyeti, beden dilini kullanışı konuşmaya hakim olduğunu göstermektedir.

 

Açıklama izlenmeye devam edildiğinde Sayın Ersoy’un konuşmasını kâğıttan okuduğunu görüyoruz:

Muhakkak atlamak istemediği noktaları kontrol etme ihtiyacı duymuş olabilir. Ancak açıklamanın kameralarla göz temasını daha fazla yoğunlaştırarak yapılması kurum başkanının güçlü duruşuna katkılar sağlayabilirdi. Genel duruşuna yapabileceğimiz diğer yorumların arasına da şu eklenebilir: Siyah ceket, beyaz gömlek ve lacivert-kırmızı karışımı bir kravat ile ciddi ve profesyonel bir görünüm sergilemektedir. Siyah; ağırlık, güç ve biraz da hüzün katan bir renktir; lacivert; bağlılık, güven, otorite katar. Kravattaki kırmızı noktalarla ise kombinine hareketlilik katmıştır. Bu ise canlılık, cesurluk sinyalini verebilir.

Konuşma içeriğinin tarafımızca verdiği izlenim ikna edici olsa da sorgulanması ya da aydınlatılması gereken noktaların da olduğu söylenebilir. 

“O anın en kapsamlı hizmetini veren ve en saygın kurum olan ÖSYM’nin her türlü tartışmanın dışında tutulması devlet-vatandaş ilişkilerinin sağlıklı yürütülmesi bakımından hayati öneme sahiptir. Böylesine kritik bir kurumun saldırıların hedefinde olmaması elbette mümkün değildir. Nitekim geçmişten beri bu güzide kurumumuz çeşitli iddialara, tartışmaların odağına yerleştirilmeye çalışılmıştır ve bugüne kadar ÖSYM’nin görev alanıyla ilgili iddialarının tamamı idari ve adli olarak soruşturulmuş ve sorunlar hakkında gereken işlemler tesis edilmiştir. Bilindiği gibi 31 Temmuz 2022 pazar günü yapılan Kamu Personeli Seçme sınavının Genel Yetenek Genel Kültür oturumlarının ardından da böyle bir durumla karşılaşılmıştır. İlk inceleme sonuçlarına göre bu sınavda adaylara üretilen sorulardan bazılarının bir yayınevinin soru kitapçıklarında yer aldığı tespit edilmiştir. Her şeyden önce böyle bir tablonun hem kurumumuzun çalışma ilkeleri hem hukuk hem de kamuoyu vicdanı bakımından kabulü asla mümkün değildir.”

Sayın Ersoy videoda konuşmasına bu sözlerle başlamıştı. Hem ÖSYM’ye devlet-vatandaş ilişkileri rolünü yükleyerek kurumun saygınlığını arttırmaya çalışmış hem de ÖSYM’nin devlet vatandaş bağında önemi büyükken birtakım ‘saldırılara’ maruz kalmasıyla yaşanılan krizi bir noktada normalleştirmeye çalıştığı anlaşılabilir. Sonrasında birilerinin devlet vatandaş ilişkisine zarar vermek amacıyla ortaya çıkardığı bu krize “Sayın Cumhurbaşkanımızın talimatıyla Devlet Denetleme Kurulu Başkanlığı hemen harekete geçerek tartışmaya konu sınavla ilgili inceleme başlatmıştır.” cümlesini kurarak her şeyin kontrol altında olduğu mesajını vermektedir. 

 

“Değerli basın mensupları yapılan kapsamlı değerlendirmelerin ardından hem 31 Temmuz 2022 tarihinde yapılan KPSS Oturumları iptal edilmiş hem de 6-7 Ağustos ve 14 Ağustos 2022 tarihi yapılması planlanan oturumlar ertelenmiştir. İptal edilen ve ertelenen sınavlara ilişkin yeni takvim en kısa sürede siz değerli kamuoyu ile paylaşılacaktır.”

 

Sayın Ersoy, ÖSYM’nin itibarına ve bu krizin bu itibara nasıl bir saldırı olduğunu ifade ettikten sonra mağduriyetin telafisini yapmak adına sınavın iptal olduğunu ifade etmiştir. Yeni takvim belirleneceğini de beraberinde söylemiştir. Sınavı iptal edilen KPSS adaylarından gireceği yeni sınav için herhangi bir ilave ücret talep edilmeyeceği de yeni bir mağduriyetin doğmaması adına eklenmiştir.

“Amacımız tüm adaylara gönül huzuruyla katılacakları ve sonucunun adaletinden emin olacakları bir sınav ortamı oluşturmaktır. Ortaya çıkan eksiklikleri ve aksaklıkları açık yüreklilikle kamuoyu ile paylaşmak ve gereken tedbirleri etkin şekilde almak suretiyle ÖSYM’nin milletimizin kalbimizdeki yerini güçlendirmekte kararlıyız. Biz hiç arzu etmediğimiz şekilde iptal ve ertelemelere sebebiyet veren bu talihsiz süreçten dolayı tüm adaylardan özür diliyoruz.”

Mağduriyetin olduğunu kabul etmek de bu krizin yönetiminin bir parçasıydı. ÖSYM olay günü yaptığı ilk talihsiz o açıklamadan sonra yeni başkanın durumu kabul eden ve toplumdan özür dileyen yönü ile karşılaşması doğru bir girişimdi; çünkü adayların ve toplumun bir kısmı bu mağduriyetten dolayı şok içinde veya öfkeliydi. Özür yerini buldu mu bilemeyiz ama bu özrün dilenmesi de doğru bir hamle oldu. Bu açıklamaya güven ve otorite kazandıran diğer bir ifade de şu şekilde geldi: 

“Sayın Cumhurbaşkanımızın tespit ve takdirleriyle bugün itibariyle ülkemizin en güzel kurumlarından biri olan ölçmesi bu ve yerleştirme merkezi başkanlığına atanmış  bulunuyorum.”

Sayın ÖSYM Başkanı Bayram A. Ersoy’un özrünün hemen sonrasında Cumhurbaşkanı’nın takdirini ekleyerek yeni başkan oluşunu gerekçelendirmiş; belki de “her şey Cumhurbaşkanımızın da kontrolünün altında.” Mesajını vererek hem kendisine hem ÖSYM’ye duyulan güveni arttırmak ve sağlam temellere oluşturmak istemiş olabilir. Çalışmamızın başında da belirttiğimiz gibi; kriz esnasında insanlar neden ve isnatlar arar. Sayın Ersoy, bu açıklamasıyla hem nedenlere bir ölçüde ışık tutmaya çalışmış hem de çözümleri sunmaya çalışmıştır.

Yapılan tüm bu incelemeler ışığında, koordine ettiği sınavlarla memleketimizin geleceği olan gençlerin hayatını doğrudan etkileyen ÖSYM, bu krizi yönetmek konusunda yönetimi değiştikten sonra görece daha fazla çaba göstermiş gibi görünse de hala aydınlatılması gereken farklı noktalar olduğuna inanıyoruz.

Kamuoyunda ÖSYM itibarında nasıl bir değişim olduğu önemli bir husustur. İçinde bulunduğumuz tarih itibariyle (24.08.2022), ÖSYM’nin kurumsal itibar ve güveni sağlamak ya da yüceltmek adına ÖSYM başkanı aracılığıyla yalnızca açıklama yapılması ve şaibe bulunan sınavın iptal edilip eylülde yeni bir sınav yapılması yollarıyla telafi edilmeye çalışıldığını tespit ettik. Tüm bu uygulamalar, ÖSYM’nin itibarını korumak ya da yüceltmek için ne kadar yeterli olmuş olabilir? Bu uygulamaların vatandaşı tatmin edip etmediğine dair anket çalışmaları, ÖSYM’ye duyulan güvenin ne oranda olduğu objektif çalışmalarla aydınlatılmalıdır. Sayın Bayram Ersoy’un da belirttiği gibi ÖSYM, devlet ve gençler arasında bir bağı temsil eder. ÖSYM’nin kriz ve itibar yönetimi hususunda attığı adımların sağlam olması tam da bu sebeplerle çok önemlidir.

Sevda Güner Kişisel Web Sitesi